31 Mart 2010 Çarşamba

ateşböceklerini seyre daldım..

Sevgili arkadasım, sevgili yatağım, eşsiz müziğimizle sabahı karşılıyoruz.
Ne de güzel olur baharın gelmesi..Kışın bitmesi..
Bugün gelecekten haberler aldık.Geçmişten yaralarımızı hatırladık..
Kendime benzettim yanışlarını, yönsüz yolsuz kanat çırıpışlarını..
Ne güzel bir hayat yaşamaktayız..Varolmaktayız iyi ki..

30 Mart 2010 Salı

Şu tatmini imkansız teselli arzumuz.

imandan yoksunum dolayısıyla mutlu olamam çünkü kendi hayatının anlamsız ve şüphesiz bir ölüme doğru ilerlediğinden endişe eden biri mutlu olamaz. mirasımda ne bir tanrı ne de herhangi bir tanrının dikkatini çekebileceğim sabit bir nokta yok. ne kuşkucuların o güzelce kılık değiştiren öfkesinden, ne akılcının odysseusvari kurnazlığından, ne de ateistin safdil ateşliliğinden nasibimi aldım. ve bu nedenle, bende ne sadece kuşku uyandıran şeylere inananları, ne de kuşkusuna sanki kuşku değilmiş gibi yaklaşanı ve karanlıklarda kaybolanı taşlayabilirim. attığım taş olsa olsa hedef olarak beni bulurdu çünkü emin olduğum bir şey varsa o da şudur : insanoğlunun ihtiyacı olan teselli arzusunun tatmini imkansızdır

4 Mart 2010 Perşembe

ruh hali

Bugünkü ruh halimi bu saygıdeğer kadına borçluyum. :))
Kimseye etmem şikayet le başladık ..
Avuçlarımda hala sıcaklığın var la devam ediyoruz.. :))
Heryerde sen, herşeyde sen .. Bilmem ki nasıl söylesem..
Garip bir karmaşık durum içerisindeyim.Artık geride bırakmak istemiyorum kimseleri.Beraber de yürüyemiyorum ama.Dar geliyor, ya koşmam gerek önlerinden ya da arkalarından izlerini sürmem gerek..Her türlü yanyana olamayız.
O yüzden herkesle vedalaşıp devam ediyorum yoluma..

Yaralarım çok derin, sonu yok bu kederin..
Kendime seçtim yar
Şimdi oldum ellerin..

3 Mart 2010 Çarşamba

1 Mart 2010 Pazartesi

bugünün nedeni halil cibran

yıktığın bir köprünün başındasın
geriye bakıyorsun geldigin yola
ayak izlerinde ayrık otlar yeşermiş..
gülümsüyorsun..
okunaksız mektuplar ve tütün kırıntıları kalmış biten bir aşktan
bilgelik arıyorsun yıkıntıların arasında
oysa bir bardak suyun yalnızlığında yatıyor bilgelik
bir kuyuya bırakılan taşın çaresizliğinde
gözlerimi kapayıp, ne desem anlaşılmayacak bile bile,
düşüyorum yola..
çoktan unuttuğum bir ezgi kulaklarımı tırmalarken..